Benim Meskenim Dağlardır

126,00

Sabahattin Ali (1907-1948) Edebiyatımızda öykücülüğü, daha çok da romancılığı ile tanınıp bilinen Sabahattin Ali, yazı yaşamına şiirle başlamıştır. Sabahattin Ali’nin haksızlığa katlanamayan karakteri, kendisini en yoğun

Barkod: 9786053144281 Dizi: Şiir

Stokta

Açıklama

Sabahattin Ali (1907-1948)

Edebiyatımızda öykücülüğü, daha çok da romancılığı ile tanınıp bilinen Sabahattin Ali, yazı yaşamına şiirle başlamıştır. Sabahattin Ali’nin haksızlığa katlanamayan karakteri, kendisini en yoğun biçimde şiirlerinde ortaya koymuş, ölümünden yıllar sonra bestelenen birçok şiiri farklı kuşaklardan insanları sevdalı insancıllığı çevresinde birleştirmiştir. Onun yolu dağlara çıkan, deli rüzgârlara yarenlik eden coşkulu şiirlerinde de, aşk acısıyla, elemle, kederle yazılmış hüzünlü dizelerinde de halk şiirinin sıcaklığı, dupduru bir merhabayla insanı kendisine çeken içtenliği vardır. Ceyhun Atuf Kansu’ya göre “Türkçenin ocağından sözcüklerin korlu demirini çıkaran bir geleneksel halk demircisi gibidir” Sabahattin Ali, “çoban ateşi”ni harlayanlardandır. Uzun yıllar “kadri bilinmese” de, “ismi ağza alınmasa” da, hangi dağ altında yattığını “soran bulunmasa” da o, “dertleri şaha kalkmış” gönüllerin yoldaşı, “görecek günler var daha” diyenlerin şairidir. Benim Meskenim Dağlardır, Sabahattin Ali’nin bütün şiirlerini bir araya getiriyor.

Künye

Yayın No

1367

Dizi

Dizi No

38

Yazar

Orijinal Adı

Benim Meskenim Dağlardır

Yayıma Hazırlayan

Son Okuma

Yazar

Sabahattin Ali

25 Şubat 1907’de Bulgaristan’da doğdu. 1928’de Milli Eğitim Bakanlığı’nca açılan bir sınavı kazanarak dil öğrenmesi için Almanya’ya gönderildi. Almanca yeterlilik sınavını vererek Aydın Ortaokulu Almanca öğretmenliğine atandı. 1931 yılında bir ihbar sonucu, yıkıcı propaganda yaptığı gerekçesiyle tutuklandı. 1934 yılında ilk şiir kitabı Dağlar ve Rüzgâr’ı yayımladı. Bir taraftan Carl Ebert gibi Nazi zulmünden kaçan tiyatro yönetmenleriyle çalışırken diğer taraftan da ülke içindeki Nazi hayranı ırkçı milliyetçilerle kavgaya tutuştu. 1940 yılında, ideolojik içerikli bu kavgadan izler de barındıran İçimizdeki Şeytan romanını yayımladı. Yapıt, Turancıların büyük tepkisiyle karşılandı ve doğrudan yazarı hedef alan kampanyalara konu oldu. Ardı arkası kesilmeyen davalar, takip koşulları altında hayatını sürdürme zorluğu ve tekrar tutuklanma tehdidi yazarı yurtdışına çıkma kararı almaya itti. Pasaport talebinin reddedilmesi üzerine kaçak yollardan Bulgaristan’a geçmek isterken 1948’de Nisan ayının ilk günlerinde öldürüldü. Cesedi 16 Haziran günü, Kırklareli’ne bağlı Sazara köyü yakınlarında bir çoban tarafından bulundu. Ölümüyle ilgili sır perdesi aradan geçen yetmiş yıla rağmen aydınlatılamadı. Kitapları uzun yıllar yayımlanmadı.

0