Abanoz Kule

180,00

İçinde sürekli değişen anlamlar ve yankılı imgeler barındıran bu kitap, tekrar tekrar okuyup, her okuyuşta hem elinizdeki yapıtı hem de genel olarak kurmaca sanatını daha iyi kavramanızı sağlayacak ustalıklı bir çağdaş yazın

Barkod: 9789755395128 Dizi: Edebiyat

Açıklama

İçinde sürekli değişen anlamlar ve yankılı imgeler barındıran bu kitap, tekrar tekrar okuyup, her okuyuşta hem elinizdeki yapıtı hem de genel olarak kurmaca sanatını daha iyi kavramanızı sağlayacak ustalıklı bir çağdaş yazın örneği.Bir kısa roman, bir anlatının çevirisi ve üç öyküden oluşan Abanoz Kule, Fowles’un doğa ve insan, yaşamla sanat ilişkisine adeta ressam gözüyle bakışının örnekleriyle dolu. İki genç kadının eşliğinde Fransız taşrasına çekilip kendini dünyadan yalıtmış yaşlı bir ressam, son yapıtının elyazması yok olmuş başarılı bir yazar, ortaçağda geçen bir aşk öyküsü, kaybolan bir adam ve güneşli bir pazar günü ailece yapılan bir piknik. Fowles’un imgelerle yüklü betimlemeleri, esrarengiz olay örgüleri ve gizemli karakterleri, bu öykülerin ortak noktaları.Abanoz Kule adlı kısa romanda, Büyücü’nün bazı temaları yankılanır. Genç bir ressam, iki genç kadınla birlikte taşradaki malikânesinde, aslında bir nevi Cennet Bahçesi’nde yaşayan büyük İngiliz ressam Henry Breasley ile görüşmek üzere Fransa’ya gider. Diyaloglar ve betimlemeler, düşünce yönünden zengindir: Sanatı ve yaşamı sahici ve değerli kılan nedir? Etik ne anlama gelir ya da hangi noktalarda anlamdan yoksundur? Güzellik ve estetik deneyim gerçekten ender midir ve onlara erişmek için harcanan onca emeğe değer mi? Sanat akımlarını, anlam ve değeri, kimlikle kişiliği, kabul görenle aykırıyı, kadınla erkeği, yaşamla ölümü yüzleştirerek topluma ve bize ayna tutan Fowles, seçimlerimizin arkasında yatan “asıl biz”i kışkırtmaya devam ediyor.Abanoz Kule’nin sanatı, tarihi ve nesiller arası uzlaşmazlıkları sorgulayarak yeni bir bakış açısı vaat ettiği söylenebilir. Ancak bu vaadi gerçekleştirecek olan okurdur. Çünkü Fowles her zaman olduğu gibi bu kitabında da karakterlerine “seçme özgürlüğü” tanıyarak okuru kendi bakışını oluşturma ayrıcalığına davet ediyor. Bu ayrıcalıktan yararlanabilmek için arkanıza yaslanın, derin bir soluk alın, yakalayacağınız her bir ayrıntıyla başka bir yöne çekilmeye hazır olun. Sanatla doğanın, gerçekle yanılsamanın, orijinalle taklidin birbirine geçtiği, anlamların ansızın yer değiştirmesinin yarattığı gerilimin tadını çıkarın.”Kitabı zaman zaman hummanın sınırlarında gezinen bir takdirle okudum… Fowles, yapıtları ancak yaşadığı çağdan daha sonraki bir çağda adilane değerlendirilebilecek yazarlardan biri.”New Statesman – Peter Prince

Künye

Marka

Yayın No

522

Dizi

Dizi No

153

Orijinal Adı

The Ebony Tower

Yazar

Çevirmen

Yayıma Hazırlayan

Son Okuma

Kapak Tasarım

Kapak İllüstrasyonu

Sayfa Sayısı

320

Boyut

13 x 19,5 cm

Baskı

3

Basım Yeri

İstanbul

Yayım Tarihi

Yazar

John Fowles

(1926-2005) İngiliz romancı, hikâyeci, şair ve denemeci. Fowles, mit ve gizemi gerçekçilik ve varoluşçu düşünce ile birleştiren romanlarıyla yüzyılın önemli yazarları arasına girmiştir. Gerilim romanı, Victoria dönemi romanı, ortaçağ öyküsü ve otobiyografi gibi geleneksel düzyazı biçimleriyle deneyler yapmış, bu biçimler aracılığıyla yirminci yüzyıl sanatını ve toplumunu yorumlamıştır. Romanların anlatı yapısı güçlü, karakterleri canlı, inandırıcıdır. Bu karakterlerin çoğu toplumun genelgeçer kurallarının dışında yaşar; romanların dramatik gerilimi bu karakterlerin kendilerini yeniden değerlendirmelerini gerektiren can alıcı dönüm noktalarına ulaşmalarıyla sağlanır. Fowles’un kadın kahramanları zeki ve bağımsızdır; erkek kahramanlar ise hayatlarındaki bulmacalara yanıt arayan, genellikle kararsız ve yalıtılmış durumdadırlar. Çoğu durumda aradıkları basit çözümleri bulamadıkları gibi, arayışları esrarın daha da artmasıyla sonuçlanır. Fowles her şeyi bilen Tanrı-yazar rolünü reddeder; bu tavrı, romanlarını okuru tatmin edecek finallerle bitirmeyi reddetmeyi de içerdiği için bazı okurlarını kızdırmıştır. Oysa Fowles yarattığı karakterlere kendi sınırları içinde seçme ve davranma özgürlüğü tanımanın yazar sorumluluğunun gereği olduğuna inanır. Bu uygulama, Fowles’un, iradesini ve bağımsız düşüncelerini kullanarak topluma uyum göstermeye direnen ve böylece şansın hayat üzerindeki etkisini sınırlayan “sahici” insan anlayışına koşuttur.

0