Postmodernizmin Yanılsamaları

108,00

Girdabına kapıldığımız ulusaşırı kapitalizm çağını kavrayabilmek için başvurabileceğimiz söylenen postmodern düşünce tarzının birçok tuhaf ve çelişkili boyut barındırdığını seziyorduk… Bu tuhaflığın en belirgin

Barkod: 9789755392219 Dizi: İnceleme

Stokta

Açıklama

Girdabına kapıldığımız ulusaşırı kapitalizm çağını kavrayabilmek için başvurabileceğimiz söylenen postmodern düşünce tarzının birçok tuhaf ve çelişkili boyut barındırdığını seziyorduk… Bu tuhaflığın en belirgin öğesi, temelde Aydınlanmacı fikirlere yönelik eleştirilerden kaynaklanıyordu. Tüm bilimselcilik, temelcilik, evrenselcilik, totalite, özdeş-düşünme, özerk ve birleşik özne ve benzerlerine yönelik eleştiriler büyük ölçüde yabancısı olduğumuz terimlerle ya da pek tanımadığımız bir söylem tarzıyla dile getirilse de, bu eleştirilerin içeriklerine hiç de yabancı değildik. Ama nedense, bu eleştirilerden öncelikle sosyalistler gocundular.

Oysa…Burjuvazinin Fransız devrimiyle taçlandırdığı özgürlük, eşitlik, kardeşlik ideallerinin verili toplumsal düzenlemeler çerçevesinde gelişemeyeceği iddiasıyla modern uygarlığa başkaldırı bayrağını açan bizdik. “İnsan”ın bir burjuva soyutlaması olduğunu ortaya koyarak somutun, duyumlu tikelliğin hakkının verilmesi için teorik-politik mücadelelere girmiş olan yine bizdik. İnsanlığın evrensel özgürleşimini isteyen idealin hangi somutluklar bağlamında gerçek kılınabileceğini araştıran ve bu uğurda destansı mücadeleler başlatarak hayatlarını ortaya koyanlar bizlerdik. Bir yandan geçmişin tüm değerlerini önüne katıp süpüren bir toplumsal düzeneği tüm dünyada egemen kılmaya çalışırken, öbür yandan huzur ve garantilerden vazgeçmek istemeyen burjuvazinin yarattığı vahşeti tüm karmaşıklığıyla analiz eden ve bu gerçekliğin yarattığı uçuruma gözlerini kırpmadan bakan bir gelenekti bizimkisi. Elverişsiz, hatta teorik olarak imkânsız koşullar altında inşasına girişilen sosyalizmin sonuçta bürokratik bir devlet aygıtına dönüşüp taşlaşmasına ilk isyan edenler de yine bizim geleneğimiz içinde yer alan devrimci teorisyenler ve militanlardı. Öyleyse, nasıl oluyordu da postmodern düşüncenin eleştiri oklarından öncelikle sosyalistler gocunuyordu? Rasyonalist, pozitivist ve pragmatist bir Aydınlanmacılığı savunma görevi niçin sosyalistlerin omuzlarına yıkılıyordu?

Tıpkı eski ustaları gibi, gelişkin ve incelikli bir felsefi söylem karşısında afallamayacak kadar bilgili ve inançlı bir sosyalist olan Eagleton, o ironik ve yergici üslubuyla postmodernizmin çelişkilerini temel başlıklarıyla sergilerken neyin yolunda gitmediğini gösteriyor bizlere. Marksist düşüncenin postmodernizmle alıp veremediği ne varsa hepsini tek tek sergilerken, karşıtlarının hakkını vermeyi de bir an olsun ihmal etmiyor. Düşmanlarının kolayca yere serebilmek için karikatürleştirdiği Marksist düşüncenin gücünün hem ruhuyla hem lafzıyla sergilendiği bu kitap, Marksizmin postmodern düşünce tarzıyla yürüttüğü hesaplaşmanın en önemli aşamalarından birini temsil ediyor.

Künye

Yayın No

228

Dizi

Dizi No

124

Yazar

Orijinal Adı

The Illusions of Postmodernism

Çevirmen

Yayıma Hazırlayan

Son Okuma

Yazar

Terry Eagleton

Britanya’nın yaşayan en büyük edebiyat eleştirmeni ve düşünürü kabul edilen Terence Francis Eagleton, 22 Şubat 1943’te Salford’da doğdu. Oldukça yoğun bir Katolik öğrenimi gördükten sonra, Raymond Williams’tan da dersler alacağı Cambridge Üniversitesi’ne girdi ve burada lisans, lisansüstü ve doktora yaptıktan sonra kısa bir süre İngiliz Edebiyatı üzerine dersler verdi. Oxford Üniversitesi (1992-2001), Manchester Üniversitesi, Notre Dame Üniversitesi ve halen çalıştığı Lancaster Üniversitesi’nde daimi hocalık yaptığı gibi daha birçok üniversitede de misafir hoca olarak konferanslara katılıp sunumlar yaptı. Ayrıca New Left Review ve New Statesman dergilerine yıllarca yazılarıyla katkıda bulundu. Eagleton, ilk iki kitabı, Shakespeare and Society (1967) ve Exiles and Emigrés’te (1970) edebiyata Katoliklikle sosyalizmin ilginç bir sentezini yaparak yaklaştı. İleriki yıllarda böylesi bir sentez arayışından koparak Althusser Okulu’nun edebiyat kuramı alanındaki en önemli adı Pierre Macherey’nin izini sürecek; “bütünlük”, “organiklik” ve “yansıma” gibi Hegel kökenli kavramların edebiyat yapıtlarını çözümlemekte kullanılmasına karşı çıkacaktır. Marxism and Literary Criticism (1976; Marksizm ve Edebiyat Eleştirisi, Çev. Utku Özmakas, İletişim Yay., 2012) adlı yapıtında Marksist gelenekteki benzer eğilimleri sert bir biçimde eleştirmiştir. Criticism and Ideology (1976; Eleştiri ve İdeoloji, Çev. E. Tarım, S. Öztopbaş, İletişim Yay., 1985) kitabında ise yapısalcılıktan esinlenen bir “metinbilimi” kavrayışına maddeci ve bilimsel bir içerik kazandırmak için edebiyat yapıtı ile ideolojiler arasındaki, “yansıtma” kavramının kuşatamadığı karmaşıklıktaki ilişkileri incelemiştir.

0