Kültür Yorumları

99,00

Kendine yeten doğal varlıklar olmadığımız gibi, doğuştan kültürel varlıklar da değiliz. Hayatta kalmak için doğayla aramızdaki uçurumu kültürle kapatmak zorundayız. Eagleton, her zamanki akıcı ve çarpıcı anlatımıyla, böylesine

Barkod: 9789755394466 Dizi: İnceleme

Stokta

Açıklama

Kendine yeten doğal varlıklar olmadığımız gibi, doğuştan kültürel varlıklar da değiliz. Hayatta kalmak için doğayla aramızdaki uçurumu kültürle kapatmak zorundayız. Eagleton, her zamanki akıcı ve çarpıcı anlatımıyla, böylesine mecbur olduğumuz kültür düşüncesinin geçmişten günümüze izini sürüyor. Farklı kültür yorumlarını titizlikle irdeleyerek tartışmaya açarken, bir yandan toplum tasarımlarına, bir yandan da ideolojinin belirleyiciliğine dikkat çekiyor.

Egemenlik kurma/direnme süreçlerinde, aslında doğası gereği politik olmayan kültürün politikanın aracı haline getirilişini de ortaya koyan Eagleton, örneğin, kendini evrenselleştirme çabasında olan Batı kültürünün, yeni dünya düzeninde klasik sanat eserinde olduğu gibi, bütünün gelişmesi için her bileşenin istikrarı gerekir düşüncesiyle diğer kültürlerin işlerine burnunu sokuşunu ve kendi evi saydığı dünyayı istediği gibi düzenlemeye kalkışını gözler önüne seriyor. Bizlere, “İnsani olan hiçbir şey bana yabancı değil” sözünün bugün eski inceliğinden oldukça uzaklaşmış bir şekilde “Yeryüzünde her geri kalmış bölge çıkarlarımız için tehdit oluşturabilir”e dönüştürülüşünü izletiyor ve ister istemez düşündürüyor.

Kültürün din, milliyetçilik, kültürelcilik, seçkincilik, doğalcılık, ulus-devlet, kapitalizm, modernizm ve postmodernizmdeki yeri nedir? Bütün bu anlayışların kültürü yorumlayışları nasıldır? Uygarlık, özdeşlik ve ticari ilişkiler olumlu kavramlar gibi algılanırken nasıl oluyor da en büyük kültür savaşlarının sebebi olabiliyor? Kültür kavramının yazgısı ya somutlaştırılmak ya da indirgenmek mi?

“Bütün ‘iyi’ şeylerin altında ne çok kan ve vahşet yatıyor!” diyen Nietzsche, bir anlamda kültür savaşlarının en kısa ve çarpıcı özetini veriyor. Yine de hiçbir kültür tümüyle olumsuz olamaz. Çünkü şeytani amaçlarına ulaşmak için olsa da her zaman erdemden de dem vurmak, muhakeme, inisiyatif ve zekâya alan açmak durumundadır. Bu anlamda bütün kültürler kendisiyle çelişir, çelişirken de bize umutsuzluk için olduğu kadar umutlanmak için de neden verir. İşte kültür politikalarının amacı, umudumuzu gerçeğe dönüştürmek olmalıdır.

Edebiyat eleştirisinin ve “edebiyat eleştirisi”nin eleştirisinin günümüzdeki en etkili kalemlerinden olan Eagleton, modern dünyanın uçucu olduğu kadar seçkinci de olan “kültürlü olma” mitini ve “kültürlü insan”ı kriz, savaş, farklılık ve doğa gibi farklı açılardan, keskin ve ironik bir biçimde yorumluyor.

Künye

Marka

Yayın No

452

Dizi

Dizi No

199

Orijinal Adı

The Idea of Culture

Yazar

Çevirmen

Yayıma Hazırlayan

Son Okuma

Kapak Tasarım

Kapak İllüstrasyonu

Dizgi

Sayfa Sayısı

171

Boyut

13,5 x 19,5 cm

Baskı

4

Basım Yeri

İstanbul

Baskı Tarihi

Yazar

Terry Eagleton

Britanya’nın yaşayan en büyük edebiyat eleştirmeni ve düşünürü kabul edilen Terence Francis Eagleton, 22 Şubat 1943’te Salford’da doğdu. Oldukça yoğun bir Katolik öğrenimi gördükten sonra, Raymond Williams’tan da dersler alacağı Cambridge Üniversitesi’ne girdi ve burada lisans, lisansüstü ve doktora yaptıktan sonra kısa bir süre İngiliz Edebiyatı üzerine dersler verdi. Oxford Üniversitesi (1992-2001), Manchester Üniversitesi, Notre Dame Üniversitesi ve halen çalıştığı Lancaster Üniversitesi’nde daimi hocalık yaptığı gibi daha birçok üniversitede de misafir hoca olarak konferanslara katılıp sunumlar yaptı. Ayrıca New Left Review ve New Statesman dergilerine yıllarca yazılarıyla katkıda bulundu. Eagleton, ilk iki kitabı, Shakespeare and Society (1967) ve Exiles and Emigrés’te (1970) edebiyata Katoliklikle sosyalizmin ilginç bir sentezini yaparak yaklaştı. İleriki yıllarda böylesi bir sentez arayışından koparak Althusser Okulu’nun edebiyat kuramı alanındaki en önemli adı Pierre Macherey’nin izini sürecek; “bütünlük”, “organiklik” ve “yansıma” gibi Hegel kökenli kavramların edebiyat yapıtlarını çözümlemekte kullanılmasına karşı çıkacaktır. Marxism and Literary Criticism (1976; Marksizm ve Edebiyat Eleştirisi, Çev. Utku Özmakas, İletişim Yay., 2012) adlı yapıtında Marksist gelenekteki benzer eğilimleri sert bir biçimde eleştirmiştir. Criticism and Ideology (1976; Eleştiri ve İdeoloji, Çev. E. Tarım, S. Öztopbaş, İletişim Yay., 1985) kitabında ise yapısalcılıktan esinlenen bir “metinbilimi” kavrayışına maddeci ve bilimsel bir içerik kazandırmak için edebiyat yapıtı ile ideolojiler arasındaki, “yansıtma” kavramının kuşatamadığı karmaşıklıktaki ilişkileri incelemiştir.

0