İdeoloji

171,00

İdeoloji terimi birbiriyle bağdaşmayan çok fazla anlam barındırıyor. Rorty, Foucault gibi bazı kuramcılar bu terimi tamamen atmayı ya da onun yerine “söylem-iktidar ilişkisi”ni geçirmeyi öneriyorlar. Habermas, ideolojinin yerini “tekniğe”

Barkod: 9789755391472 Dizi: İnceleme

Stokta

Açıklama

İdeoloji terimi birbiriyle bağdaşmayan çok fazla anlam barındırıyor. Rorty, Foucault gibi bazı kuramcılar bu terimi tamamen atmayı ya da onun yerine “söylem-iktidar ilişkisi”ni geçirmeyi öneriyorlar. Habermas, ideolojinin yerini “tekniğe” bıraktığını, geç kapitalizmin artık hiçbir söylemsel meşrulaştırmaya ihtiyaç duymadan “kendi kendine” işlediğini iddia ediyor. “Sorun gerçekliğin yanlış temsili (ideoloji) değil, gerçeğin artık gerçek olmamasıdır,” diyen ve toplumsal yaşamın ağır bir anlam kanaması geçirdiğini savunan Baudrillard, bu görüşün nihilist bir varyantını dile getiriyor.Tam da bu dönemde “reel” dünyada milliyetçilik ve dinsel köktencilik gibi ideolojilerin yeniden şahlandığına dikkat çeken Eagleton, bu kitabında öncelikle ideoloji kavramından bütün bütüne vazgeçmenin ne denli makul bir şey sayılabileceğini sorguluyor. Son derece açık seçik bir dille ve gündelik yaşamdan aldığı esprili örneklerle Aydınlanma’dan postmodernizme, Marx’tan Laclau ve Mouffe’a ideoloji kavramı hakkında düşünmüş pek çok kişinin görüşlerini aktarıyor.İdeoloji”nin gerçekten de birçok anlamı olmasından yola çıkan Eagleton’ın amacı, bunları sentezleyip tek ve yeterli bir ideoloji tanımına ulaşmak değil; bu, ne mümkün ne de faydalı bir şey ona göre. Metnin başı nda sunduğu on altı ideoloji tanımından iki ana gelenek çıkarıyor: Bir yanda doğru ve yanliş bilme fikriyle, yanılsama, çarpıtma ve mistifikasyon anlamında ideoloji ile ilgilenen “epistemolojik” gelenek, diğer yanda fikirlerin toplumsal işlevi ile ilgilenen “sosyolojik” gelenek. Sol radikalizmin bu iki geleneğe de, tabii ki içerdikleri sınırların farkında olarak, sahip çıkması gerektiğini savunuyor Eagleton. Adil ve özgür bir toplumu kurmak için mevcut toplumu dışsal, aşkın bir konumdan değil de içeriden sorgulayacak bir “ideoloji eleştirisi”nden vazgeçilemeyeceğini söylüyor. “Yanlış bilinç” kavramının her türlü içerimini reddeden postmodernistlerin tersine, radikalizm mevcut toplumsal düzenin sistematik olarak ürettiği belli “yanlışlıkları” belirleyip onlarla mücadele etmekten kaçınamaz. Temel yanlışlık ise, insanlığın tarihsel olarak geliştirdiği yaratıcı güçlerin tam anlamıyla hayata geçirilmesinin engellenmesidir. Bu yargının kendisi de olası ve arzu edilir bir geleceğin (Ütopya’nın) bakış açısından verilir ve bu geleceğin taslağı bugün potansiyel olarak mevcuttur. Yani bugün kendisiyle özdeş değildir. Hiçbir toplumsal düzen insan enerjilerini tamamen massedemez, hiçbir egemen ideoloji sanıldığı kadar saf ve birleştirici değildir.Sadece postmodern düşüncenin açmazlarıyla ilgilenenlere değil, nelere, niçin karşı çıktığını gerçekten bilmek isteyen herkese önerilir.

Künye

Marka

Yayın No

153

Dizi

Dizi No

79

Orijinal Adı

Ideology

Yazar

Çevirmen

Yayıma Hazırlayan

Son Okuma

Kapak Tasarım

Kapak İllüstrasyonu

Dizgi

Sayfa Sayısı

308

Boyut

13 x 19,5 cm

Baskı

5

Basım Yeri

İstanbul

Baskı Tarihi

Yazar

Terry Eagleton

Britanya’nın yaşayan en büyük edebiyat eleştirmeni ve düşünürü kabul edilen Terence Francis Eagleton, 22 Şubat 1943’te Salford’da doğdu. Oldukça yoğun bir Katolik öğrenimi gördükten sonra, Raymond Williams’tan da dersler alacağı Cambridge Üniversitesi’ne girdi ve burada lisans, lisansüstü ve doktora yaptıktan sonra kısa bir süre İngiliz Edebiyatı üzerine dersler verdi. Oxford Üniversitesi (1992-2001), Manchester Üniversitesi, Notre Dame Üniversitesi ve halen çalıştığı Lancaster Üniversitesi’nde daimi hocalık yaptığı gibi daha birçok üniversitede de misafir hoca olarak konferanslara katılıp sunumlar yaptı. Ayrıca New Left Review ve New Statesman dergilerine yıllarca yazılarıyla katkıda bulundu. Eagleton, ilk iki kitabı, Shakespeare and Society (1967) ve Exiles and Emigrés’te (1970) edebiyata Katoliklikle sosyalizmin ilginç bir sentezini yaparak yaklaştı. İleriki yıllarda böylesi bir sentez arayışından koparak Althusser Okulu’nun edebiyat kuramı alanındaki en önemli adı Pierre Macherey’nin izini sürecek; “bütünlük”, “organiklik” ve “yansıma” gibi Hegel kökenli kavramların edebiyat yapıtlarını çözümlemekte kullanılmasına karşı çıkacaktır. Marxism and Literary Criticism (1976; Marksizm ve Edebiyat Eleştirisi, Çev. Utku Özmakas, İletişim Yay., 2012) adlı yapıtında Marksist gelenekteki benzer eğilimleri sert bir biçimde eleştirmiştir. Criticism and Ideology (1976; Eleştiri ve İdeoloji, Çev. E. Tarım, S. Öztopbaş, İletişim Yay., 1985) kitabında ise yapısalcılıktan esinlenen bir “metinbilimi” kavrayışına maddeci ve bilimsel bir içerik kazandırmak için edebiyat yapıtı ile ideolojiler arasındaki, “yansıtma” kavramının kuşatamadığı karmaşıklıktaki ilişkileri incelemiştir.

0