Aşkın Metafiziği

75,00

Bu denemesinde Schopenhauer, insanların aşk ya da soyları uğruna yaşamlarını çoğu zaman feda etmeleri nedeniyle, aşkın insan doğasındaki en güçlü itki olduğunu, hatta kendini koruma itkisinden bile daha güçlü olduğunu açıkça

Barkod: 9786053142706 Dizi: Felsefe

Stokta

Açıklama

Bu denemesinde Schopenhauer, insanların aşk ya da soyları uğruna yaşamlarını çoğu zaman feda etmeleri nedeniyle, aşkın insan doğasındaki en güçlü itki olduğunu, hatta kendini koruma itkisinden bile daha güçlü olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Aşk sadece en güçlü değil, aynı zamanda en yaygın itkidir, eylemlerimizin çoğunu harekete geçirmede kararlı fakat bilinçaltına dayalı bir rol oynamaktadır. Gelgelelim Schopenhauer, itkiler arasında en güçlü ve yaygın bu itkinin gizli ve irrasyonel olduğunu, karşı koymada güçsüz kaldığımız sonsuz acıların kaynağı olduğunu iddia eder. Bizim için yıkıcı olsalar bile, tatmin edilmeleri kısa süreli ve anlık olsa bile onlara teslim oluruz. Aşkın bize hazların en muazzamını getireceğini düşünürüz; fakat gerçekleri görmeye başlamaktan ve hayal kırıklığının oluşmasından ziyade, bizi sevkettiği şeyleri en kısa sürede tatmin ederiz. Arzularımız yenilendiğinden ve onlara karşı koyamadığımızdan dolayı, herhangi bir ders çıkartmak yerine aptallığımızı sürdürürüz. Aşk arayışının peşindeki failler olsak da, bizi kendi amaçları için kontrol eden ve kullanan daha yüksek güçlerin gerçekte yalnızca araçlarıyız. Aşk için üremeden başka hiçbir amaç yoktur ve üreme için de türün hayatta kalmasından başka hiçbir amaç yoktur. Yaşama iradesi, ona hizmet eden bireylerin mutluluğunu azıcık bile umursamaz. Her birey tür uğruna ürer ve üreme görevini yerine getirdikten sonra ıskartaya çıkarılır ve ölüme teslim edilir.

Epikuros ve Epiktetos gibi Schopenhauer de, servet ve şöhreti ne kadar çok elde edersek onları o kadar çok isteyeceğimizi ileri sürer; fakat ne kadar çok istersek de elde edilmeleri o kadar güçtür, dolayısıyla sürekli olarak memnuniyetsiz, tatminsiz kalırız. Günümüzün büyük bir kısmında ihtiyaçlarımızı tatmin etmek, can sıkıntısından kurtulmak için mücadele halindeyiz, ya da hareketsiz cinsel dürtülerle mücadele ediyoruz, sadece yarınki çabalarımızı tekrarlamaya mahkûm olduğumuzu gördüğümüz için. Biliyoruz ki bizler bir işkence döngüsüne hapsolmuşuz; imkânsız olmasa da, kurtulmanın zor olduğunu keşfederiz, çünkü tam da bizi kapana sıkıştıran şeylere arzu duyarız. Schopenhauer’in belirttiği gibi, sanki “İksion’un dönen tekerleği üzerine yatmışız… ve Danaosların eleğinden su çekiyoruz.” Evet, aslında cehennemin daha iyi bir tarifi olamazdı.Frederick C. Beiser

Künye

Yayın No

1165

Dizi

Dizi No

15

Yazar

Orijinal Adı

Metaphysik der Geschlehtsliebe [Die Welt als Wille und Vorstellung]

Çevirmen

Yayıma Hazırlayan

Son Okuma

Yazar

Arthur Schopenhauer

(22 Şubat 1788, Danzig - 21 Eylül 1860, Frankfurt am Main) Alman filozof. Annesi bir yazar, kız kardeşi de edebiyatçı olarak dönemlerinde ünlenmiş kimselerdi. Babası, 20 Nisan 1805 sabahı, işlerinin ters gitmesi üzerine içine düştüğü bunalım sonucu evinin önündeki kanala atlayarak hayatına son verdi; babaannesi de aklını yitirerek öldü. Ailedeki bu akli bozukluk belirtileri, Schopenhauer’in 1811-1813 yılları arasında üç yıl boyunca akıl hastalarını inceleyip kendince bir teori oluşturmasının da nedenidir. Schopenhauer babasının ölümünden bir süre önce Fransa’ya gönderildi, burada birkaç yıl kalıp Fransızca öğrendi, Fransız Devrimi’nin etkilerine tanık oldu. Ardından, 1809’da tıp öğrencisi olarak Göttingen Üniversitesi’ne girdi. Hekimlikten çok, bilime duyduğu merak bu öğrenimi seçmesinde belirleyici oldu. 1810’da Kant felsefesiyle tanıştı. 1811 ile 1813 arası, Fichte’nin de yaşadığı Berlin’e geçerek burada üç yıl boyunca Berlin Chartie’de (akıl hastanesi) akıl hastalarını inceleme fırsatı buldu. Über die Vierfache Wurzel der Satzer vom Zureichenden Grunde (Yeter-Sebep Önermesinin Dört Farklı Kökü Üzerine) başlıklı doktora teziyle 1813’te Jena Üniversitesi’nde beşeri bilimlere geçti ve orada felsefe doktoru unvanını aldı. Goethe ile tanışması onu renkler üzerine bir teori geliştirmeye yöneltti.

0