Amok Koşucusu

60,00

“Bu sarhoşluktan öte bir şey… bu delilik, insanlarda görülen kuduz gibi bir şey… başka hiçbir alkol zehirlenmesiyle kıyaslanamayacak, ölüm saçan anlamsız bir saplantının krize dönüşme hâli…” *** Kitaba adını da veren

Barkod: 9786053143710 Dizi: Klasik

Stokta

Açıklama

“Bu sarhoşluktan öte bir şey… bu delilik, insanlarda görülen kuduz gibi bir şey… başka hiçbir alkol zehirlenmesiyle kıyaslanamayacak, ölüm saçan anlamsız bir saplantının krize dönüşme hâli…”

***

Kitaba adını da veren öykünün kahramanı, hastalık derecesine varan tutkularının esiri olan bir doktor, amok koşusunu işte böyle tanımlıyor: öykülerdeki diğer karakterler de aslında birer amok koşucusudur. Stefan Zweig, bu öykülerinde derin psikoloji ve felsefe kültürüyle karakterlerin iç dünyalarına nüfuz ediyor, karmaşık tutkuların, üstesinden gelinmesi zor deneyimlerin, içsel baskıların ve kurulamayan iletişimlerin insanları nasıl da uç noktalara sürükleyebileceğini betimliyor; okuru sarsan bir sadelik ve güzellikle…

Ek bilgi

Yayın No

1297

Dizi

Dizi No

46

Yazar

Orijinal Adı

Der Amokläufer

Çevirmen

Yazar

Stefan Zweig

28 Kasım 1881’de Viyana’da varlıklı bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak doğdu. Fransızca, İngilizce, Latince ve Antik Yunanca dillerine vakıftır. Stefan Zweig Viyana Üniversitesi’nde felsefe öğrenimi aldı, 1904’te “Hippolyte Taine’nin Felsefesi” adlı tezini yazdı. Edebiyatın pek çok alanında eserler üretti. 1901’de ilk şiir kitabı Gümüş Teller yayımlandı. Zweig’ın erken dönem denemelerini yayımlayan, Siyonizm’in kurucusu addedilen, bunun yanı sıra Viyana’nın ana gazetelerinden olan Neue Freie Presse’in editörü olan Theodor Herzl ile de tanışıklığı bulunmaktadır. Evi bir kültür merkezi gibidir, dönemin pek çok sanatçı ve düşünürü bu evi ziyaret eder. Zweig Avrupa’nın içinde bulunduğu krizden çıkabilmesi için “kültür” kavramı üzerinde durmuştur. I. Dünya Savaşı’nda arşiv memuru olarak görev alan Zweig’ın, II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte kültüre duyduğu inançta bir kırılma yaşanır. 1933’te Naziler Zweig’ın evini silah bulunduğu gerekçesiyle basıp talan ederler. Silah bulunmamasına rağmen kendisinden bir savunma yazması istenir. Faşizmin entelektüellere soluk aldırmadığı bir dönemdir. Hitler’in şiddet politikaları tırmanınca Avusturya’yı terk edip İngiltere’ye gider. Yurdundan kopmak Zweig’ı derinden yaralar; bu tarihten sonra ülkesine dönemeyen ve sürekli bir ülkeden diğerine göç etmek zorunda kalan Zweig, 1940’da New York’a yerleşir ama ardından Brezilya’nın imparatorluk şehri olarak nitelendirilen Petropolis’teki bir Alman kolonisinin bulunduğu yerleşim yerine geçer. Yalnızlık, Avrupa’dan uzaklık, faşizmin zorbalıkları bitkin düşmüş ruhunu ve bedenini iyice zorlar ve daha fazla dayanamayıp 2 Şubat 1942’de karısı Lotte ile birlikte intihar eder.

0