Alacakaranlıkta Bir Öykü

52,50

Bütün yapıtlarında ele aldığı konularla ve anlatımıyla okuru kolayca kendine bağlayan Stefan Zweig okurunu düşündürür de. Çünkü o bir umut yazarıdır. Her zaman barışı, iyiliği düşleyen, savaş karşıtı, çok yanlı insancıl

Barkod: 9786053141266 Dizi: Klasik

Stokta

Açıklama

Bütün yapıtlarında ele aldığı konularla ve anlatımıyla okuru kolayca kendine bağlayan Stefan Zweig okurunu düşündürür de. Çünkü o bir umut yazarıdır. Her zaman barışı, iyiliği düşleyen, savaş karşıtı, çok yanlı insancıl bir yazardır. Eserleriyle okurunu yüreklendirir, onu kendine tiryaki eder, ona yaşam sevinci aşılar.
Her şeye hümanizmin penceresinden bakan Stefan Zweig yazar olarak özgürlüğüne çok düşkündü. O insanlığın birliğini arzulayan kozmopolit bir insandı. Yapıtlarında hep bir hoşgörü düşüncesinden yola çıkan Zweig’ın misyonu Avrupalı sanatçılarla edebiyatçıları ortak barış uğruna bir araya getirmekti.

Alacakaranlıkta Bir Öykü ve Yakıcı Sır adlı iki hikâyenin yer aldığı bu kitapta, insanın içindeki gizemli dünya ile saf arzuların buluştuğu ve çatıştığı anlar yine Zweig’a özgü yaratıcı ve etkileyici bir üslupla sunuluyor. Çağdaş edebiyatın, nadide örneklerinden…

Künye

Marka

Yayın No

1000

Yazar

Dizi Editörü

Derleyen

Yayıma Hazırlayan

Son Okuma

Kapak Fotoğrafı

Kapak İllüstrasyonu

Katkıda Bulunan

Düzelti

Yaş Grubu

Editörler

Sayfa Sayısı

128

Baskı

0

Yazar

Stefan Zweig

28 Kasım 1881’de Viyana’da varlıklı bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak doğdu. Fransızca, İngilizce, Latince ve Antik Yunanca dillerine vakıftır. Stefan Zweig Viyana Üniversitesi’nde felsefe öğrenimi aldı, 1904’te “Hippolyte Taine’nin Felsefesi” adlı tezini yazdı. Edebiyatın pek çok alanında eserler üretti. 1901’de ilk şiir kitabı Gümüş Teller yayımlandı. Zweig’ın erken dönem denemelerini yayımlayan, Siyonizm’in kurucusu addedilen, bunun yanı sıra Viyana’nın ana gazetelerinden olan Neue Freie Presse’in editörü olan Theodor Herzl ile de tanışıklığı bulunmaktadır. Evi bir kültür merkezi gibidir, dönemin pek çok sanatçı ve düşünürü bu evi ziyaret eder. Zweig Avrupa’nın içinde bulunduğu krizden çıkabilmesi için “kültür” kavramı üzerinde durmuştur. I. Dünya Savaşı’nda arşiv memuru olarak görev alan Zweig’ın, II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte kültüre duyduğu inançta bir kırılma yaşanır. 1933’te Naziler Zweig’ın evini silah bulunduğu gerekçesiyle basıp talan ederler. Silah bulunmamasına rağmen kendisinden bir savunma yazması istenir. Faşizmin entelektüellere soluk aldırmadığı bir dönemdir. Hitler’in şiddet politikaları tırmanınca Avusturya’yı terk edip İngiltere’ye gider. Yurdundan kopmak Zweig’ı derinden yaralar; bu tarihten sonra ülkesine dönemeyen ve sürekli bir ülkeden diğerine göç etmek zorunda kalan Zweig, 1940’da New York’a yerleşir ama ardından Brezilya’nın imparatorluk şehri olarak nitelendirilen Petropolis’teki bir Alman kolonisinin bulunduğu yerleşim yerine geçer. Yalnızlık, Avrupa’dan uzaklık, faşizmin zorbalıkları bitkin düşmüş ruhunu ve bedenini iyice zorlar ve daha fazla dayanamayıp 2 Şubat 1942’de karısı Lotte ile birlikte intihar eder.

0